15 Kasım 2015 Pazar 0 fikri olan

Adını Koyalım

Her kadın... Böyle başlayan tüm cümleler genelleme içerir; bulaşmayalım... Bu cümle de bir genellemedir; aldırmayalım.

Duygusal zayıflıktan kaynaklanan gurur yoksunluğundan bahsetmek istemiyorum. Tozpembe düşünmenin gebe olduğu ıslak gözlü günlerin insanlara neler kaybettirdiğine de değinmek istemiyorum. Bugün, karşı cinsin içerisinde var olduğu, yaşanan herhangi bir duygusal-bedensel durumun isminin koyulmaya çalışılmasındaki ısrara odaklanmayı umuyorum. 

Kesinlik aslında her insanın olmazsa olmazı değildir; zaten olmamalıdır keza realistlik her burcun da harcı değildir. Adı belli olan her şeyin tastamam olduğu ise asla genel-geçer bir kavram değildir. İnsan eksik parçalarını birleştirebilmek için yaşar zaten tamamlandığı an ile ayrılık aynıdır. Tamamlandığı vakittir göç vakti.

Bazı şeyler belirsizlikle güzeldir, bazıları net değilse daha hoştur. Adı konulan her duygu-durum rutinleşmeye mahkumdur. Neticede her ne ise gereken adı konulana göre yapılacaktır, gereksiz ciddiyet, istemeden umursama, yetersiz mutluluk, yapmacık tavır, kişiliğini gizleme, vakit kaybı ve daha niceleri. Sonuçta o durumun adının gerekleri yerine getirilmeye çalışılacak... 

Şöyle bir durum da var ki çokça sorulur: 'Biz neyiz şimdi?' Yaşadıklarını umursamak, güzel anlarını çoğaltmaya çalışmaktan ziyade karşısındakiyle ne olduğuna takılan, onu merak eden hiçbir insanla bir şey olunamaz. O kişiyle bir şeyler olsa da akılda o durumu açıklamaya çalışan beyni kurcalayan soru olduğu müddetçe bir yol alınamaz. İlla bir isim konulacaksa 'arkadaş' kafidir, öyle de olmalıdır. Gerisini zaten zaman getirecektir. Gel gelelim isim koyma telaşesinden insanlar yaşanan yaşanmaya çalışılan tüm güzellikleri geri plana itmektedir. Hal böyle olunca da mutsuz olunmakta ve her kimle buluşulup görüşülse aynı konu gündeme gelmektedir: 'mutsuzum'.

Klasikleşen anlardan da yakınmayan yok değildir. İsim koymak için çabalayan tüm enerjisini buna harcayanlar farklı düşünememekte ve rutinleşen hayata sahip olmaktadırlar. Bir adım ötesi yukarıdakiyle aynı: 'mutsuzum'.

Asıl mutluluk adı-sanı belli olmayan bir yolda ilerlemektir. Fakat insan, ilerlemekten ziyade daha yolun başında tabelayla vakit kaybetmektedir.

İnsanlar, içerisinde bulundukları durumdan zevk almasını bilmediği ve içlerinde var olan o farklı duygunun adını koymaya çalıştıkları müddetçe mutluluğa yaklaşabilecek değillerdir.