23 Ocak 2014 Perşembe 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (23.01.2014)


Yaralı kadınlar var, mesela hayattan, sevdiklerinden vurgun yiyenler.. 
Savunmasız gibi gelirler gözümüze, çaresizlik içindedirler. Güvenebilecek kimseleri de yok gibidir. Belki de onları hayatta yaşamaya bağlayan kimseleri kalmamıştır ya da varsa bir-ikidir. 
Kandırılmış, aldatılmışlardır ve çoğu da aldanmış. Sevmiştir, karşılığı yoktur; güvenmiştir, aynı sadakati görememiştir; arzulamıştır, elde edilmiştir. Bir süre sonra da bırakılmış, yüzü üzerine fırlatılmış atılmış. Gururunu yitirmiş zannedersiniz, yardım etmeye yeltenir. Çünkü içiniz asla el vermez onları öylece, çamur içinde bırakmaya. Hayatın tüm darbelerini yemiştir belki de öyle kadınlar, her bir sillesinde de geriye gitmiştir. Dayanamazsınız onları öylece geride görmeye. Yapayalnız kalmaları içinize dokunur. 
Bir düzenleri de yoktur aslında, her hareketlerinde de şüphe vardır. 
Hani insanlara olan güvenlerini kaybetmişlerdir ya aldanmayın sakın buna kendilerine bir güvenleri vardır; ortalığı dağıtır.
14 Ocak 2014 Salı 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (14.01.2014)


O kadar alışıyor ki insan, bir zaman geliyor buradan hiç gitmeyecekmiş gibi oluyor.
O kadar alışıyor ki 'haki'ye sivil renklerin hiçbiri çekici gelmiyor. Kire pasa aldırış etmeden hayatına devam ediyor. Toza dumana bulanmadan yatağına giremez oluyor.
Önce kısa bir süre gibi geliyor 6 ay fakat başlarda günler uzadıkça uzuyor, ekinoks tarihleri mi karışıyor diye afallıyor. Aklı başından gider gibi oluyor. Zamanla da alışıyor, zaman geçtikçe de umarsızlaşıyor. Ne derlerse 'he' diyor. 'He' diyene 'Ne' diyor, günü kurtarmanın peşine düşüyor. 
Bir de arkadaşları var tabi, militer zihniyette toplumuz ya davul zurnayla gelmiş buraya asli görevi yerine getirme gururu yaşıyor. 
Kısa(cık) dönem ya günler geçtikçe sanki uzuyor gibi, geceler kısa(cık)laşıyor gibi oluyor.
Bitiyor diyorsa da sanki hala kalacak, devam edecekmiş gibi geliyor.
Zor olsa da sonradan çok alışıyor buraya.. Şaka lan şaka ne alışması bitsin de gidelim, işimiz gücümüz var bizim..
Not: Burada can beleş, atarsa on beş
11 Ocak 2014 Cumartesi 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (11.01.2014)


Buranın bir sistemi vardır; apayrı. Öyle her iş ortaklaşa yapılmaz; en son gelen yapar ve dört dönem vardır: misafirler, yönetenler, işleri düzenleyenler ve ezilenler..

Her canlı bu dönemleri görür, tadar ve değişir-gelişir. Televizyon izlemek, yemek sırasına girmek, kantinden bir şeyler alıp gelmek bu dört döneme mensup kişi veya kişilerce ayarlanır, uygulanır. Yıllardır bu şekilde yönetim vardır, herkes ezilir, takılır, ezer ve gezer. Karışan olmadığı müddetçe sistem otomatik işlemektedir. Gezmekten canı sıkılanlar kapı arkalarına, duvarlara kalan günlerini (şafak) belirten yazılar yazar. Çok farklı dil katliamları da yaşanır bu sayede. 

Hele en son gelen dönemsen donun, botun kışın da parken kaybolur. Çalınmaz fakat yer değiştirir. Buna çözüm kıyafetinle yatmaktır.
Üst sorumlu 'Biri gelsin! Biri gelsin lan!!' derse biri nereden gelecek biri olduğunu bilir..

Duvar dibi yataklar misafir/gezen kişilerindir; telefon vb. (ve benzeri yine telefon) elektronik aletler serbesttir. Canı sıkılırsa istediği gibi gidebilir adı üstünde gezen/misafirdir..
Dediğim gibi burada bulunan her canlı bu dört dönemi tadacaktır, şu da var ki kimi şanslıdır kiminin bahtı kara..
6 Ocak 2014 Pazartesi 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu 2 (06.01.2014)


Uyumam gerekiyor. Bu saatte yatakta olacak birisi değilim. On saate yakın gözlerimi kapatıp hareketsiz -yarı ölü- bir şekilde kalacak birisi hiç değilim. Umudum, gözlerimi kapattığımda aklımda kalacak kişilerin sayısının az olması yönünde. Ne kadar az paylaşımım olmuşsa o kadar kişiyle etkileşimim olacak ve kendimi o kadar dışa açmış olacağım. Yetmeyecek ödün vereceğim; aklıma takılanlar olacak, hafızamda yer edinenler..

Ortak konuşmalarımız, paylaşımlarımız belki yaşadıklarımız olmasın diyedir belki az konuşmalarım, elimden gelse hiç konuşmam ya içtimai hayat işte dil mecbur.

Konuşmamak için uyuyorum, zaman çabuk geçsin diye sevdiğim geceleri çok da sevmediğim hareketle; gözü kapalı geçiyorum ve sevmediğim bir şeyi yaparken de pişmanlık duymuyor aksine her gün biraz daha erken yatağa girmek sanki yanıma uzanacak Koreli birisi varmış gibi zamanla yarışıyorum.
0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (06.01.2014)


Sen sildin, ben engelledim; Sen 1-1 Ben.. ister son atağını yapar gol atmaya çalışırsın.. İstersen de birer puanla ayrılırız sahadan.
Oysa handikaplı oynamak vardı, daha çok kazanırım umuduyla mağlup olarak terk-i bâl vardı.. 
İlk yarı oynadın, bu sefer kimdi kazanan? Terk eden mi arda mı kalan? 
Belirsizlik.
Ve kaybeden olmamasıydı akılda kalan..
İnişler çıkışlar çoktu bu ilişkide; barizdi. 2,5 üstü oynamak mantıklı, ya aç gözlü olup da 4-6 oynamak ona ne demeli ya 7 üzeri..
Kavgalar çıktı sarı-kırmızı kartlar ardı ardına geldi.. Peki kimdi kontrolsüz hareket eden? Ya çizgilerden dönmeye ne demeli..

'Aut'unda mıydık kalplerimizin yoksa hakemin gözünden kaçan girdi-çıktı mıydık?

10 tehlikeli hareketten biri miydik, kural 12'yi ihlal mi ettik? 6 pasta gol atmayı beceremedik.. 
Uzatmalardaydık; yorulduk, zevk alamadık.

Karşılıklı penaltılara kaldık, onda da topu hep direkte patlattık..
5 Ocak 2014 Pazar 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (05.01.2014)


Bir fikrin vardır, en iyisi olmasa da iyilerden olmaktır amacın aslında.. Küçüksün o zamanlar, saf düşüncelerin, her işin üstesinden gelir, 'hepsine kafam çalışır' dersin. Her zorluğa göğüs gerer 'Gerekirse uyumaz işimle ilgilenirim' dersin. Her anını, hayatını gerekirse de her şeyini verirsin. 
İpi göğüsleyemesen de akranların arasında dereceye girmek istersin..
Hani milyarder olmak bana göre değil desen de üç-beş -eski- arkadaş buluşunca hesabı ben ödeyim dersin..

Fikrini hayata geçirmektedir tüm iş ve o fikir için uç zeka-farklı düşünce ve bunlar için de fazla büyümemiş hele 'devlet sektörü'nde herhangi bir işte çalışmamış olmalısın. 
Öyle olmalı ki başını sallayarak maaşını almaya, tüm gün oturarak mesai öldürmeye alışmamalısın.. 
Ve önemli olan kimsede olmayan kendine güven sahibi olmalısın.. Emir altına girmektense el alemin lafını dinlemektense kendi işimi yaparım, gerekirse az kazanırım demelisin..

Ve en önemlisi: büyümemelisin çocuk! O kısa aklınla okulun ilk yılında düşünceni hayata geçirmelisin..
4 Ocak 2014 Cumartesi 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (04.01.2014)


Kadınlar...
Üç nokta çok şey anlatıyor aslında.. 'Anlamak zor' demek klişedir 'anlamaya çalışmak' beyni de epey yorar. 
Hep yakınırlar, basitçe: çiçek alamazsın: 'Bir kere çiçek aldın mı? Yok' cevabını alırsın. Alırsın: 'Ne gerek vardı?'
Dışarı çıkarmazsan evde canı sıkılır; sana sarar, çıkarsan da bu sefer 'El aleme baktın' der yine sarar. 
Tüm günleri ezberlemek zorundasın, ilk görüşme, bakışma, koklaşma, en sevdiği arkadaşının doğum günü vs.. 
Sürekli evde eşyaların yerini değiştirir, can sıkıntısı başlıca sebebidir.. Haliyle aradığını bulamazsın, 'Koyduğun yere bak' der. Dün oradaydı dersin 'Şuraya kaldırdım', 'Neden ortalıkta bıraktın?' der. 
Bilgisayar desen en önemli düşmandır, ulaşılmaması-uğraşılmaması  gerekendir; hakikaten kara kutudur, 'kara kedi'den öte.. 
Ve son: Bunların olmaması için düzenli-seviyeli ilişkiler de olmamalı. 
Kökten çözüm: Kadın-erkek uzun süreli birleşmemeli. İçtimai hayata birlikte-beraber -fakat uzun süre- paylaşmadan devam etmeli.. 

Hele bir evde, aynı çatı altında -en çok- 12 saati paylaşmalı, zarar-ziyan sonrası..
3 Ocak 2014 Cuma 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu 2 (03.01.2014)


Sevdiklerimin her zaman sevdikleri vardı ya da seviyeli birliktelikleri.. Sevenler hadi neyse de ikincisi hep bir darbeydi. Fakat değişmeyen şey onlardan kopamayışımdı. Beni onlara bağlayan: güzellikleri, kiminin sesi kiminin nefesiydi..
Onları hiçbir zaman istemedim, hiçbirini de benimsemedim..
Belki dostça değil ama hoşlandım; sevdim.. Konuşması-gülüşüyle yetindim..
Dahasını, benim olmasını istemeye gayret etmedim..
Onlarla mutluydum, belki de aynı sebepten benimleydi onlar da, sayıları da çok önemli değil aslında, varlıkları her zaman yeter bana.. 
Bilemem, yazmak için ihtiyaç vardır onlara, oldukça da yazılar gelir.. Ama ne gün tükenir, biterlerse düşer elimden kalem.. Yazma bahanem de olmaz.
Belki bir gün daha farklı olur, bir sebep bulamadan severim; ama olmaz öyle bunu da bilirim..
0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (03.01.2014)


Kapıdan bir girişin vardı, içim titrer; nutkum tutulurdu. Yerinde duramaz, her girişinde düşmemek için debelenirdim durduğum yerde.
Bir de gidişin kaldı aklımda, nefretle bir hışımda gelip giden gibiydi; sihirdi sanki, öfke gibi.. Bir bakışın vardı, pusların arasında saklıydın; hipnoz olurdum sanki, her bakışında. 
Giderken göz kırpman vardı; tsunami gibi bir anda oldu-bittin. Ve öyle güzeldi ki sesin, nefretini sunman bile davetti sanki. 
Hani konuşmasan da anlaşıyor gibiydik ve son konuşman güldürmedi, sevindirmedi. Duygulu da değildi kelimelerin. İçten cümleler kurduğuna da inanıyor değildim. 

Bir anlıktın fakat çok zaman aldın.. 

Seninle tadilata girdim; gidince yarım kaldım, şerit çektim, yanıma kimseyi yaklaştırmadım.

Ve med-cezir gibiydin. Geldin ve gittin..
2 Ocak 2014 Perşembe 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (02.01.2014)


Düşünürsün, en çok da geceleri. 
Yatakta. 
Uyumadan önce, önceleri komik gelse de zamanla alışırsın hayallere dalmaya.. Onlarsız uyumamaya çalışırsın.. Elde edebileceklerini düşünmek zorunda değilsin. İstediğin kişi olur gönlüne göre hareket edersin..
Evin, villan olur, bir de yazlığın, dağ evini de kullanırsın özel günlerinde. Araban olur yanında eşin; evliysen, yoksa sevgilin. 
'Zaten kızlar öylelerini severler.' 
'Bir de 'v motor' motosikletin; mat siyah renkli, başında miğferin.'
Gönlünce gez, dolaş; hayat senin..
Bir an olsun bulunduğun ortamdan kurtulmak için kurarsın hayallerini. Rüyaya dalmadan önce bir ön hazırlık yaparsın. Gerçekleştireceğine inanmasan da bir şeyleri düşünmek hayal dünyanı zengin-diri tutmak sevindirir seni.. 
Yoksa hikayedir hayallerin: 

Hem kaç kişi sahibidir gerçekleşen hayallerin?
1 Ocak 2014 Çarşamba 0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu 2 (01.01.2014)


Afalladım, şaştım, kızardım, bozardım, heyecanlandım, her zaman olduğu gibi gözlerim doldu, avuç içlerim terlerken konuşmam da titredi ve içim eridi sanki. 
Kanım vücudumda günah gibi dolaşırken, o sıcaklık karşısında titriyordum, sendeler gibi oldum. Düşmemek için duvara yaslandım, sandalye çektim. 
Ve sen artık yerlerdeydin, o kadar yakındın ki kesik nefesimi duymaman için solumayı terk ettim. Tıpkı uçar-gider gibi kalbimden 'anı'nı da aldın gittin ve sarı değildi bu sefer saçların. Saçını da aldın gittin, sana olan duygularımı da..
Yutkunmakta hala zorlanıyordum, bu zamana kadar tek sebep için aşık oluyordum, ama sen durumu farklı anlıyordun, üzerime geliyor, beni utandırıyor adeta bağırıyordun güzel yüzünle, bal diline yakışmayan sözler söylüyor; küfrediyordun. 
Sürekli sorunu tekrarlıyordun, sorun çıkarıyordun. 
'Necati o şiiri beni gerçekten sevdiğin için mi yazmıştın?' 
Ve senin bilmediğin bir şey vardı: 
'Aşık olduğum tüm kadınlar yazmak için vardı.'
0 fikri olan

OŞA - Durum Raporu (01.01.2014)


Ne 'er'di ne de 'geç', tam zamanında gördüm seni, sarıydı saçların ve kapı aralığından başını uzattığında tanımasam da bir iz bıraktın. Nedense 'o gün o saatte' tam evde olma vaktinde oradaydım ve soru sorarken yüzündeki 'Kim bunlar?' ifadesini kaçırmadım. 
On beş dakika sürdü üzerini değiştirmen. Belki daha azdı ya da biraz daha fazla, ortalama bir süre verdim kendime ve sen tam zamanında geldin. 
Sarıydı hala saçların, üzerinde eşofmanların 'nice 2 meet u' edasındaydı bu sefer bakışların. 
Ve benimse açıktı ağzım, bütün algılarım...
O kadar güzeldin ki alelade değil özenle-itinayla yapmacık fakat karnın biraz çıkık.. 
O kadar da hoşuma gitmedin aslında; ama olsun bir şeyler yazmalıydım sana ve birkaç gün yeterdi buna.. 
O kadar gün geçti, bu kadar vakit seni tanımama yetti ve sen dedin ki:
-'Yalnızca şiirle bir kıza teklif edilmez Necati..'