31 Ocak 2017 Salı 1 fikri olan

Öldük Bittik

Epey zaman olmuştu. Oysa vakit geçmiyor gibi. Sabah uyanamamanın derdi gece ayakta kalmanın derdinden bir fazla bile değildi. Dünden farkı olmayan gün, yarından umutsuz çoktan ağarmıştı. Zaman ne kadar ileri gitse de gündoğumu geriliyordu. Bunun tek sebebi Güneş etrafında dönmek olamaz diyordu. Batışımızın yaklaşmasıysa sanki dünyadan çıkmak gerektiğini anlatıyordu. Yaklaşan her cismi uzaylı sanmamız uzaklaşan her mekiğin hayat bulacağına inandırıyordu. Kötülükte çalışkan olduğumuz kadar iyilikte başarılı olamıyorduk. Tembellik ediyor hiçbir güzel şeyin devamını getirmiyorduk. Sınırsız ihtiyaçları sınırlı kaynaklarla gideriyor, her zaman faniye aldanıyorduk. Sınırlarımızın farkına varmadan yaşıyorduk. Sonsuza yaklaştığımız kadar dünyadan uzaklaşamıyorduk. İnanıyorduk ki gözümüze her güzel geleni seviyorduk. Gözlerimize inanamıyorduk oysa sevindiğimiz bir anda. Konuşamıyorduk sessizlik olduğunda. Susamıyorduk ağzımızda lokmayla. Başa sarıyorduk her sona yaklaştığımızda. İlerledikçe insanlıktan uzaklaştığımızın farkına varamıyorduk. Geride kalanların sevinç çığlıklarına çok uzaktık. Bir an önce git diyenden bir an olsun uzak kalamadık. Yakınlarımızın gözyaşlarına çok ıraktık. Kal diyeni yalnız bıraktık. Git diyene arkadaşlık yaptık. Ne yapıp ne ettiysek gel diyene sırt çevirmekten öte yol alamadık. Ne iki adım öte gidebildik ne de bir adım beri geldik. Mehter yürüyüşünü hiç beceremedik. Ne Has Durabildik ne haydi ya Allah. Geçti bir de girizgah. Kalbin olmuş simsiyah. Yoktur bunun izah. Ederler istikrah. Ettiler illallah. Etmezler hiç ıslah. Demezsen bismillah, olmazsın iflah. Düşüktü matrah. Oldun infisah. Kurtulursun inşallah. Cebinde harcırah, nereye güzergah. Ederler perdah. Sandık her şey mubah. Çıkarmadık hiç günah. Diyeceğiz bir gün ah. Olamaz hiç inşirah. Ne derler orada berzah.  Sanki burada cerrah. Ağladı bir timsah. Yazık sana matah. Nerden oldun peydah. Şeytan'a kıydık nikah. Sandık ki agah. Sanki -haşa- ilah. Oysa bedhah. Buluruz sandık refah. Ters giydik külah. Çıkardık silah. Vur nişangah. Yaptın işte semah. Al sana mizah. Öldü, gitti, vah. Oldu, bitti, intibah. Olur şimdi sabah. Sağdan girilir namazgah. Kılınır öğlen salah. Kabir sanki ferah. Çalar sultanı yegah. Bulamazsın hiç felah. Gidersin Cennet'e nah. Uzak sana; fersah. Cehennem'lesin eyvah. Diyemedik elhamdülillah. Al sana dergah. Kurduk tezgah. Olduk küstah. Gezdik  seyyah. Oynadık meddah. Kalmadı hiç iştah. Çok ettik tamah. Sandık biz padişah. Oysa kanaatti Şah. Olduk biz Mat. Uykun geldi yat. Pimi çektin at. Altına çektin yat. Üstüne çıktın kat. Üşüdün üstün ört. Uyandın gözler pört. Gelemedik ihtiyaç anında, çağırana hep uzak kaldık. Bakanı göremedik, görene bakamadık. Ahraza konuşma hazırladık, sağıra hep anlattık, amaya resim yaptık. Canlıyken dinlemedik, ölüyken susturmadık, ruhunu tuvale yansıtamadık. Ne yaptık ki kaybetmekten başka, kalanlara çok mu hastaydık? Yerinde miydi sanki sağlık. Terk edenden hiç mi kopamadık ki el verenden uzak kaldık. Güneş'e yaklaştıkça ısınırız sandık, soğuyan kalbi attıramadık. Maddenin zenginliğini yaşarken gönül sefilliği çektik. Bir tebessüme muhtaçlara sadaka bile veremedik. Nefreti cömertçe sunduğumuz kadar neşeyi bahşedemedik. Aldığımız kadar veremedik. Verdiğimizden fazla diledik. Kalanları öte iteledik. Kahrettiğimiz kadar lütfedemedik. Ağlattığımız kadar güldüremedik. Celallendiğimiz kadar uysal olamadık. Evlerde yaşasak da hep yabani kaldık. Onlarca dindarın ne kadar dini dar olduğunu umursamadık. Ne elimizle buğzettik onlara ne de dilimizle. Kalbimizle bile tasdikleyemedik doğruları, oysa ne kadar haykırdık yalanları. PR yaptık batıla, hor davrandık Hakka. Ne verebildi zengin ne doyabildi garip. Ne gülebildi yetim ne de yetti yerim. Ne geçti sızım ne de dindi ağrım. Hep bir fazla istedik, gelene hiç şükretmedik. Öldük. Bittik. Biz. Yerin dibine girdik.