26 Nisan 2014 Cumartesi 0 fikri olan

Erkekler Köpektir Kadınlar Kedi

Erkekler köpektir, kadınlar kedi. İlki gücü temsil eder nankörlüktür ikincisi, kendini korusun diye de dolaştırır kadınlar erkekleri. Burnu havadadır, umursamazdır kediler de. Kollama-sahip çıkma işi bir çıkara bağlanmıştır: yemeğini verdikten sonra elbette korkacak bir şeyi yoktur kadınların..

En kaliteli mamayı versen de yaranamazsın kediye, nankör diyorlar ya gider karnı doyduktan sonra; işine bakar. İlgi alakadan usanmaz, sırnaşmadan da duramazlar. En ufak -yanlış- bir harekette tırnak çıkartır pençe gösterirler. Temizdirler orası ayrı, sürekli yalanıp dururlar. Bana her zaman temizliği hatırlatır kadınlar..

Bir de karın gurultuları vardır; rölantide çalışan 'H. Davidson motoru' gibi ses çıkarırlar. Belki de dırdıra işarettir o da kadınlardaki gibi..

Umursamazlıkları, görmezden gelmeleri çıldırtır beni kedilerin, çok ilgi gösterirsen sıkılır giderler hiç alakadar olmazsan terk edip giderler. Yani elbet bir gün gidecekler. Tam bir arkadaştır ama köpekler, ölsen dahi mezarını bekler, aç kalsa da ses etmez kendi işini halleder. Karnını doyurur yine de senin yanına gelir, kedi gibi doyunca gidenlerden değildir..

Hinlik yoktur köpeklerin aklında, oldukları gibidir, göründükleri gibidir, harbidir aslında. Ama kem gözle bakıldı mı yanındakine işte o zaman çıldırır, gözleri döner görmez kimseyi, zor durumdadır sevdiği. Ne yapar eder alt eder o kötülük edeni. Kendini düşünmez o an, hatta yaralanır bile, yeter ki zarar gelmesin sevdiğine. Ve ölür onlarca yara bere içinde..

Kedilerin gözüne dikkatli bakıldığında sanki içinde şeytan varmış gibi ürkütücü gelir, oysa dışarıdan ne kadar da güzellerdir..

Köpeklerse hiç öyle değildir, kir pas içinde olsa da tüyleri bakışları sevecendir ve ağlamaklı ve sanki hep ıslaktır kenarları..

Her işten sıyrılmayı çok iyi bilir kediler, yüzde yüz suçlu olduklarında dahi masumiyet örnekleri sergiler. Hiçbir belaya bulaşmazlar, nereden düşerlerse hep dört ayak üzerine gelirler. Oysa çabuk kırılır köpekler, ters tutsan belleri acır, oturtmaya çalışsan canları yanar. Narinlerdir açıkçası, yaklaşmayı iyi bilmeli. 

Sürekli sevilmek ister kediler. Ve kadınlar çok iyi sevemez, ölemezler. Ölseler dahi diğer sekiz canla idare eder kediler. 
Her zaman sevmeye hazırdır köpekler. Ve tam severler, adam gibidirler öldüler mi asla geri dönmezler..
5 Nisan 2014 Cumartesi 0 fikri olan

Aşk Olsun

Midene kramp girer, başında da sürekli aynı ağrı dolanır. Sanki bir urdur, vücudunda, sürekli ve her gün gezinir durur. En olmadık yerde aklına gelir, o an her ne yapıyorsan unutturur. 
Söylemez fakat ilgi bekler, konuşamasa da kimi zaman susmak ister; dinlemek. Dokunmak istersin buhar olur, uçar gider. 
Çağırmak istersin duyan olmaz seni, hani herkes duysa da ulaşamaz haykırışların istediğine. Kendine bi'bakarsın ve sonra 'hadi lan' dersin, ona baktıkça hep sende olmayanı görürsün. Kendine baktıkça da hiç ona kalamayacağını düşünürsün.
En olmadık yerde konuşursun; susturabilene aşk olsun. 
Eğer mümkünse... gerçekten 'aşk' olsun..
0 fikri olan

Takılı Kalma

Büyük konuş..
Çok takılma hayatına, yapamadıklarına, yapmak istediklerine. Önce emin ol kendinden, güven biraz daha ve hemen karar verme sonra. 
Hepsinden önce dillendirme çok fazla, gereğinden fazla da takılı kalma. Ne istediğine karar ver ve sonra inandır kendini ona. Sonuçlarına takılı kalma, hemen pes eden taraftansa hiç olma, hele olmayacak diye düşünen biri. Kesinlikle!

Çok asılma arzularına, ipin tamamını çekip de ortalığı batırma. Yavaştan ilerle, biraz bırak akışına. Öyle hemen isteme her şeyi, her neyse onun derhal senin olmasını zorlama.
Çok da düşünme sonuçları, girişinde de hayallerinin takılı kalma. Ne derse el alem, ne düşünürse çevrem, ne cevap veririm sonra diye engelleme kendini; sen onları duyma, duysan da çok fazla takılı kalma.
Büyük değilse yaptıkların, büyük konuş.
Olmuyorsa da yapmak istediğin, takılı kalma.
4 Nisan 2014 Cuma 0 fikri olan

Hiçbir Şey İstemiyorum Sizden

Hiçbir şey istemiyorum sizden..
Akşam eve geldiğimde kendimi koltuğuma tıpkı bulutlardan süzülen güneş ışığı gibi bırakmak, loş bir ışıkta camdan boğazı seyretmek istiyorum, belki de uykuya öyle dalmak. Aklımda, günü -yorgun olsam da- kendim için iyi şeyler yapmış olarak, mutlu bitirmiş olmanın keyfine varmak istiyorum. 
Mümkünse hiçbir düşünceyle zihnimi yormadan, doldurmadan içimi boşaltmak istiyorum.
Unutulmayan, en azından aklımda kalan üç-beş Fransızca şarkıya gözlerimi kapatıp eşlik etmek istiyorum, beni üzecek tüm sıkıntılardan arınmış olarak.. 
Mutlu-kederli, neşeli-melankoli herhangi bir ruh hali istemiyorum sizden, bana eşlik edecek kimsenin olmasına da gerek yok.
Beni söylediklerimle yalnız bırakacak insanlara ihtiyacım var..
1 Nisan 2014 Salı 0 fikri olan

Benim Eyyorlamam Bu Kadar

Sevdiklerim, sevmeye çalıştıklarım, sevmeye alıştıklarım, alışmaya çalıştıklarım, üçüncü tekil ve çoğul şahıslar, bir de sen yarim -ne yari- yarım olacak, diğer yarım, yazmayan, eleştiren tarafım..

Yanlış yapıyoruz, ortalığı karıştırayım derken, aslında salt amacımız bu değil masumuz biz anarşist değil, aklımızı karıştırıyor ne dediğimizi anlamaz oluyoruz. Dinlemediniz ki bir kere, ne dediler-ne dedik merak etmedik. Hani karıştırmaya çalışmasak da yorum yapalım dibe, derine inelim derken yüzeyde kalıyoruz, açılamıyoruz ki boğuluruz diye korkuyoruz. Hani soba sıcak ya işte o annemiz dediği için sıcak yoksa tecrübe etmedik biz onu, bilemedim ben onu. 

Orijinal olalım diyoruz, kendimiz olalım, kedimiz olsun, bir kedim bile yok -iyi ki yok ben zaten nefret ederim kediden- çırpınıyoruz ancak 3. kalite 'mal' olup kalıyoruz ve oturuyoruz. Suni deri kadar bile rağbet göremiyoruz be abi, aklımızı başımıza devşiremeden sisteme devşiriliyoruz, evriliyoruz, deviniyoruz sanıyoruz, devriliyoruz. Sonuçta ne oluyor biliyor musunuz dizlerimizi dövüyoruz, kızımızı zamanında dövseydik, ee bunun için evlenecektik, tamam bunun için de kız bulacaktık, la dövdüğün kız evleneceğin kız oldu mu şimdi. Kadına değil ki yalnızca hayvana, adama, ağaca, ota b*ka şiddete de hayır.

Karnımız aç ya yorum yaparak doyarız zannediyoruz hani ekrandakiler öyle yaparak tok duruyorlar ya biz de facebook, twitter ekranından doymaya çalışıyoruz. Avcumuzu yalamakla meşgul oluyoruz. Doyduk sanıyoruz da midemiz küçülüyor be abi; her gün daha aza kanaat ediyoruz. Başımıza düşen geliri hiçbir zaman alamıyoruz. Elin oğlu (kızı da olur) yorum yapmıyor okuyor, kendi içinde tartışıyor, açmıyor, açana da ses çıkarmıyor. Biz ne yapıyoruz anca konuşuyoruz. Üç-beş 'like' gelirse bir de 'retweet' ne ala. Efkan kadar ala değil tabi. Bir de ala meclisim ala buna -zaten- hiç bulamıyorum mana..

Neyi fark edemiyoruz biliyor muyuz, tabi ki hayır,  özgür düşünce ortamının affına sığınıyoruz, biz de düşünebilen bir hayvanız -nam-ı diğer 'hayvan-ı natık'- diyerek bodoslama giriyoruz konulara. Neler olmuş bitmiş bakmadan, paylaştığım fotoğrafın aslını bilemeden videodaki sesin sahibinin sahibi olan adamın kimlerle işbirliği kurup da nelere sahip olabileceği ve olduğunu hay ben bu işi.. Öküz gibi tos vuruyoruz! Darma duman ediyoruz etrafımızı, duvarlarımız yıkılıyor çıplak kalıyoruz. Kral çıplak olsa da vardır bi'bildiği. Atıp tuttuklarımızı yorum hanesine ekliyor kalanları arşivliyor ve yarın unutacağımız onlara cümle sarfediyoruz..

Bir de şunu yapmaya çalışıyoruz, işimiz gücümüz yok ya sağda solda 'seyis'lik yapıyor ağzımızı açıyor gözümüzü-algımızı kapatıyoruz. Meydan boş ya atımızı koşturuyoruz atamız kadar olamasa da hatta hiç alakası olmasa da. Vücudumuzu açtığımız kadar ilgi-alaka göremesek de biz ağzımızdan yıllardır kullanılan birkaç söz dizisi çıkararak demokrasi gereği özgür düşündüğümüzü gösteriyoruz..

Küfrediyoruz, can yakıyor konuşmalarımız.. 'Batıyor ama acıtmıyor' be abi hem zaten 'acısa da öldürmez' ne de olsa boşver sen 'gel gel hiç acımayacak' yorumda bulun kendince ne çıkar 'azıcık ucundan versen' ama biz hiç farkına varamadık 'acıyor acıyor her yolu denedim, bitmiyor' zaten bitmediniz ya bir türlü..

Acımadan, hani 'hunharca' derler ya konuşup duruyoruz, unuttuğumuz ufak bir pürüz biz sağdan soldan toplamadan etrafı dağınık bırakarak konuşuyoruz. Ortalığı toparlamaya da niyetlenmiyor daha beter hale getiriyoruz. Farkında mıyız diye arkaya bakıyor gibi oluyoruz hemen yüz çeviriyoruz, pislik içinde ortalık, umumi temizliği bekliyoruz..

Şunu da iyi yapıyoruz. Bir taraftan gelen haberin aslına bakamıyor, beri taraftan gelen her haberi gecikmeden onaylıyor, öte tarafı hiç mi hiç merak etmeden 'tekzip'liyoruz, her tarafa ayrı şeyler yayıyoruz, etrafımızı dinlemeden konuşuyoruz. Yahu arkadaş biz ne yapıyoruz..

Abi biz maşalıktan kurtulalım derken maaşlı çalışanlar kadar hatta onlardan daha da fazla propaganda yapıyoruz daha doğrusu yapamıyoruz en doğrusu beceremiyoruz, ortalığı batırıyoruz. Tiye alınmayacak hakaretlerle sadece çevremizi daraltıyoruz, çapımızı küçültüyoruz. Aklımızı ihmal ederek düşünüyoruz ya da düşünmeye zorlanıyoruz kesin bir şey var zorla da konuşturulmuyoruz ama aklımızı kullanmıyorsak allasen biz neremizi zorluyoruz, yırtıyoruz..

Kızıyoruz, hiç bu kadar yakmamıştık çevremizi. Ateş olsak ancak bu kadardı etkimiz, biz kontrolsüz yanıyoruz, binlerce hektarlık alanı kül ediyoruz, rüzgarın etkisine çabuk kapılıyoruz. Hani iyi bir icadız da abi hep yanlış yerleri yakıyor bir türlü evdeki ocağın altını ısıtamıyoruz.

Biz beceremiyoruz abi konuşmayı, karşıdakine kükrüyoruz sanki. Hani korkutacağız ya en çirkin yüzümüzü gösteriyoruz. Bir de çocuklarımıza gösterdik pis yüzümüzü ayrı orası yavrucum. Yüksek sesin haklılık göstergesi olduğunu söylüyor biliçaltımız, haydi bastır diye gaz veriyor, gaza geliyoruz yüklendikçe yükleniyor nerede fren yapacağımızı bilmeden gidiyoruz. Kimimiz kopardı bile fren telini, sildi ne var ne yok çevresindeki herkesi. 

Oysa ne güzeldi farklı çiçeklerin olduğu rengarenk sayfalarla, insanlarla dolu yaşantımız. Hiçbirimiz aynı düşünmediğimiz için birleşmiştik şimdi ayrı düşünenleri ayırdık dünyamızdan..

Tahammül edemedik olum biz, bize farklı fikir sunanlara çemkirdik hep. En kolayıydı zaten düşünceye zıt olana düşman olmak. Yüz ekşittik, dışladık, nefret ettik, istemedik, sildik attık, onlar tü-kaka artık..

Özgürüz dedik de abi özgürlüğün tanımını yapamazken kime faydası var hürriyetin, serbest yaşamı seçerek hayvanlaştığımızı hiç düşünmedik, hem tasmayla, yularla yaşamak da hayvana özgüydü ikisi de bize ait değildi bilemedik. Yüzyıllardır insan gibi yaşamasını öğrenemedik hep hayvanları örnek aldık adamlar gül gibi geçinirken biz birbirimize düştük. Anlayacağınız hayvanları da örnek alamadık, gerçi hoş, dengimizi de alıp çekip gidemedik ya..

Ulan arkadaşımdı ya la o benim demedik en iğrenç yorumlarımızı yaparken. Sevdiğimiz -idealist görünen- bir yorumun kime ait olduğunu bilmeden bastık 'like'ı.

Yeniledik sayfayı..

Zaman geçtikçe sayfaları yeniledikçe değişmeyen yenilenmeyen şey düşüncelerimiz oldu. Dara geldiğimizde de 'reset' atmadık, ulan 'soft reset'e gel he de bari. 'Yok' dedik hep yalanladık, işimize geleni kabul ederken ötekiler 'fake' oldu, arka sıradakiler zaten hepten yalan oldu..

Bu ne şimdi? Sabanı kırıyor, kestiğimiz öküzlerin cezasını çekiyoruz. İnsanlara küsüyor toplumdan uzaklaşıyoruz, barınamıyoruz artık 'orda burda galıyoz, sokaklarda galıyoz'..

Belki de bize sahip çıkabilecek sevdiklerimizi... zaten geçen gün silmiştik, hapı yuttuk, yedik ayvayı.. 

'Buda'ya 'Öküz'e tapanlara da 'Konfüçyüs'e inananlara da 'Sağ'ına da 'Sol'una da 'Ortacı'lara da 'Faşist'i, 'Sosyalist'i, 'Komünist'i, 'Kapitalist'i, 'Muhafazakar'ı, 'Demokrat'ı, 'Demir Kırat'ı, 'Liberali'ne de  gelmişine de geçmişine de içten ve cidden bi'küfrettik ve gittik, bittik: krediyi tükettik..

Bu sefer de olmadı be abi!

Bu da mı gol değil?

Ne oldu şimdi, kim kazandı ya da kim kaybetti?
Ne kaldı akıllarda? 
Ne diyor şimdi gönül verdiğimiz ekranlar?
Ne olacak kaybedilen akranlar?

Aslında hiç. 

Onlar işini yaptı sadece biz de. Fakat öte taraflarda bir şeyler oldu. Hem de hiç akla hayale gelmeyecek şeyler..

Biz işimizi yaptığımızı zannederken adamlar işedi la üzerimize, yaptı çişini.. 

Şimdi 'Neriye s*çacaklar' videosundaki yıkık umumi tuvalet gibiyiz; gelen geçen boşalttı içini.

Dayanamadık, yıkılmaya ramak kaldık..

Esen kalın mınaki!