15 Temmuz 2013 Pazartesi

Büyüyünce Ne Olacaksın


   Büyüyünce ne olacağı merak edilir kimselerin, dur bakalım ne diyecek diye de meraktan sorulsa da bu soru, insanın küçüklüğünden bellidir aslında ne olacağı. Her zaman tutmasa da çocukluk hayalini gerçekleştirmek vardır insanın içerisinde, kimileri unutur çok uzun zaman sonra gelir akıllara, kiminin üzeri küllenir, tozlanır esen bir rüzgârda aklına gelir ne olacağı. Çok geç değilse ona doğru yol alır, hayatını ona endekslemeye çalışır. Bu zamana kadar yapmadığı varsa o yolda, bundan sonradır o hayalin zamanı ve bundan sonra o hayal gerçekliğe doğru yol alacaktır.

   Zordur elbet hedef koyup küçüklükte ve bu yolda durmadan gitmek, durmadan yürümek, arzuladığını elde etmeye çalışmak, bunun için çaba sarf etmek. Hepsi zordur temelde, şu da vardır ki bu düşünceler ne zaman olmuştur; tecrübeler edilmeden. Hayata dair acı gerçek diye tabir edilenlerle tanışmadan konulan hedeflerdir; gitmek istenilen. O zamanlar küçüksün tabi etrafında sana zarar vermek için volta atanlar yok, insanlar ne kadar kızgın dahi olsa seni gördüklerinde ifadeleri değişiyor, ortada yokken dahi sana karşı gülümsüyorlar. En üzüntülü anlarında dahi sana gösterebilecek tebessümleri vardır. Cepleri her ne kadar boş olsa da her zaman sana verecek bir şekerleri vardır. Şefkat konusunda inanılmaz derecede cömerttirler, her zaman seni severler, sana bir şey olsun istemezler ve bunun için ummalı bir çalışma içerisindedirler.

   Fark etmesen de zihnin alır onları, olanları ve istemesen de bu durumlara göre planlar yaparsın içinden. Senin de farkına varamayacağın konuşmalar gerçekleştirirsin beki içinde, aklının bile ermeyeceği cümleler kurarsın içinde. Hep içinde yaşarsın olanları ve dışarıya sadece gülümsersin, çocukluğun gereğidir bu zaten sana yapılanları ayna misali yansıtırsın etrafına.

   Ve yine hayallerin vardır, hayata geçirmeye çalıştıkların vardır, bir hedef koyarsın önüne, mesela;
Kaldırım çizgilerine basmadan bir noktaya kadar yürümek olur; başarırsın, mutlu olursun. Nefesini tutarsın ara ara, bir öncekini geçtikçe zaferini kutlarsın; sevinirsin.
Yol kenarındaki ağaçları, sokak lambalarını sayarsın; hedeflediğin yere ulaştığında sayıda kaçırma yapmadığında sevinirsin.
Basitinden, gol atmak istersin taştan kaleye köşe vuruşunda kafaya kalkarsın o mahallenin en iyi golünü atarsın; başarına sevinirsin.
Ağaca çıkmaktır amacın; yaparsın inanılmaz derecede sevinirsin.
Kimisi için bakkala gidip ekmek, yumurta almaktır; amacın onları kırmamaktır ve sağ salim gelirsin eve mutlu olursun çevrene yardımın dokunduğunda.
Ekmek almaya gittiğinde herkes seni bekler, fırıncı kandırmaz o zamanlar seni, tatlısın-sevimlisin, bu yüzden en iyisini verir pişirdiği ekmeğin ve gelirsin eve herkes seni beklemektedir, assolist sanmasan da kendini beklenilmek hoşuna gider.
Ve seninle birlikte yemeğe başlanılmasına sevinirsin...

   Örnekler çoğalır gider, sen çevrene yardım ettikçe girişimci gücün artar, Süpermen olamasan da çok iyi bir iş gören olursun o yaşta, herkes sana bir şeyler söyle ve sen de tek tek yaparsın; aklın karışmadan. Komplike isteklere karşı gelmeden kimine gazete kimine su kimine terlik getirirsin, kiminin telefonu kiminin çantası... derken çok büyük iş görürsün evde. Çünkü sen işe yarıyorsun, bu senin de hoşuna gidiyordur, zaman zaman kızsan da yüklenilse de sana sonra bir sakızla devam edersin onlara yardıma.

   Herkesin bir hayali vardır, sen çevrene faydalı olmayı seçersin, orada eksik ne ise bunu gideren sen olmak istersin, böylelikle sevilen kişi olmayı da kimseye vermezsin. Seni baltalayacaklar da yoktur aslında, güven verirler, seni çok seven, sana zarar gelmesinden korkan annen hariç herkes teşvik edici cümleler kullanır, ne yapacak olsan ‘yap, aferin, hadi canım yap biz de görelim’ gibi cümleler duyarsın. Hoşuna gider bu, kendine güvenirsin, işte bu sözleri duydukça artar güvenin.

   Bir taşı yerinden hareket ettirmen, bir ampulü değiştirmen, annen temizlik yaparken koltuğu çekmen, perdeleri takman... bunların tamamı kendine güven aşılar ve bunlar arttıkça, devamı geldikçe çevrene faydalı olmak amacın olur, her işe koşarsın. Aslında süpermensindir kendi içinde de her ne kadar bunu dile getirmesen bile.

   Zamanla, değişen yaşamla birlikte sorumluluk almaya başlarsın, kardeşini okula götürürsün belki, belki de karşı mahalleye gider gelirsin tek başına veya daha uzak bir yere gidersin elini kolunu sallaya sallaya, zordur bunları yapmak o zamanlar yaşıtlarına nazarla.

   Herkes farklı bir insan olmak ister ileride, sen de farklı, faydalı biri olmak istersin, kimi gitar çalmak ister, kimi şarkılar söyler, kablolar, pillerle uğraşanlar da var, tasarımcı olmak isteyen de var, mobilyacı olup ağaç zımparalamaktan hoşlanırsın, komşunun dükkânına çırak da olursun, arkadaşlarının dertlerine derman olacak konuşmalar yaptıkça psikolog olmak gelir aklına, hasta olan bir yakınını kurtarmak için doktor da olursun, çok iyi bir futbol oyuncusu da olursun aynı zamanda, toplumsal olaylara dair sorular sorarsın; sosyolog olmak geçer aklından, şiirler yazarsın stajyer öğretmenine, üst sınıftakilere; şair olmayı istersin, kompozisyon yarışmasında yazın asılır panoya; yazarlık gelir aklına bir gazetenin köşe yazıları kısmında, çizdiğin resim çok beğenilir okul panosuna asılır ve ressam olmayı dilersin sen, bir slogan uydurursun kendince çok beğenilir; reklamcı olayım dersin, kameralara, fotoğraf makinelerine ilgi duyarsın gazeteci olayım dersin, dağ-taş-toprak-doğa seni kendine çeker; dağcı olmayı istersin, arabalar çeker ilgini; rallici olayım dersin...

   Bir gün mahallede foseptik dolar; koku yayılır her tarafa, insanlar sıkıntıya düştüğü anda sen karar verirsin önceden olmak istediklerini bir kenara atarak ‘üzülmeyin, vidanjörcü olacağım, hep bizim mahalleye geleceğim’ dersin. Ne olduğunun önemi yoktur, amacın etrafına faydalı olmaktır.

   Nereden biliyorum, bunları yaşayan benim..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder