5 Temmuz 2013 Cuma

Ne Yapalım


   Bir gençlik, bir gençlik, bir gençlik, zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurunda olamayan bir gençlik var, sınavlardan bıkmış, hayattan da (girilmesi gerekliymiş, hayat-memat meselesiymiş gibi görünen sınavlar yüzünden) bıkmak üzere olan, uçurumun kenarında (sevgilisinden ayrılmış, yaşama umudunu yitirmiş, çaresiz hisseden, arabesk yaşam tarzı sahibi -duygularını yoğun yaşayan- ve fena bir şekilde bağlanmış) bir kişi edasına kapanan biriysen dur; atlama abi. Zorunda değilsin yıllarca okuduktan sonra üzerine bir de dalga geçmek üzereymiş gibi ömürden ömür çalan, hayatı tüketen sınavlar için uğraşmaya…

   Ne yaparım başka diyerek de çaresizliğin umutsuzluğa kapılmanın gereği yok. Dayım da yok bana yardım etsin ki kamu alanında iş bulayım gibi veyahut özel sektör desen zaten insan dışı bir çalışma usulü var, kapitalizm çarkının dişlileri adamı yer-bitirir, ıslak zeminde artistik patinajlar yapılıyor, kılıçlar çok keskin; her an can verilebilir, kelle koltukta geziyorlar zaten… gibi gibi gereksiz felsefi olmaya çalışan konuşmalar-serzenişler de yapma, bu tür konuşanları da dinleme, dinleme ki onları akıl sahibi her ‘hayvan-ı nâtık’ın (bu insan oluyor) içinde olduğu, kiminde az kiminde biraz daha fazla bulunan cevherin kaybolmasın, tükenmesin…

   Ne diyorsun orada çalışma, burada çalışma ne yapacağız köye yerleşip domates mi yetiştireceğiz? Diyerek de isyanın gereği yok, biliyorum gençsin, kanın kaynıyor, tecrübelerim çok benim diyerek de artistiğin anlamı yok, adam gibi durup dinlemek geriyor konuşanı. Ne zaman dinlemeyi öğrenirsin o zaman da dinlenilen biri olursun (yaz bunu..) domates fikrine gelince mantıklı olabilir 3-5 yıldır organik tarım sedaları yükseliyor semâya köy domatesi bildiğimiz domatesi katlayarak gidiyor piyasada (bunu düşün arada, fakat sen farklı olmaya çalış). Hala işime yarar bir şey çıkmadı dedin şimdi.

   Yoksa sen bana tası tarağı sat köye yerleş mi diyorsun? Diyerek de tepki göstermenin gereği yok, bu fikir de günümüz kapitalizminden bıkmış-usanmış bir insan için (genel olarak metropollerde yaşayan, otlayan insanlarımızın kaçış yeri oluyor..) bunu da yapabilirsin, denklem çok basit, ölmeyecek kadar yersin, yiyeceğin kadarını üretirsin, ne yiyeceklerin çürümesi-bozulması gibi bir sıkıntın olur ne de alım-satımdaki zor denklemlerle uğraşırsın, eğri bellidir senin için, istersen burnunun dikine de gidebilirsin, ne yaparsın edersin, yarını getirirsin. Neye güvenerek söylüyorum bunları, rızık (yiyecek işte) sıkıntısı çekmenin manası yok, Rezzak-ı alem teminatını vermiş, in Turkish, please dersen: as we know in world… dünyada hiç kimse açlıktan ölmez, herkes pastadan, payına düşenin tamamını alır, kimi az kimi çok, kimi meşru kimi gayri meşru alır, ne yapar ne eder alır, kimse, bir başka kimsenin de pastasını yiyemez; yerse o zaten hiç onun olmamıştır (giderse sevgilin, bırak gitsin, dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır gibi bir cümle oldu, anladın işte sen onu).

   Hala konuya giremedin dediğini duyar gibi oldum, konu yok zaten ortada, aslında var, şöyle ki sabır önemlidir, sabırla olgunlaşıyor işler ve sabredildiği müddetçe de kazanımlar artıyor, her neyse geçtik… yıllardır baba parası yiyorum şimdi bir işe girip aileme bakmak zorundayım gibi bir düşünce var kimilerinde, çoklarında, çoğunuzda, hepinizde, alayınız böyle... Onlar yaptıysa seni ki bir anlık hata olmadığı şu yaşında bile para verdiğine göre belli oluyor, hadi olsa dahi düzen (yeni dünya düzeni değil) böyle, o yüzden sen de diğer üç-beş milyon bin (milyar) kişiden biri olursun, sıkıntı yok, insansın, nefes alıyorsun, hareket edebiliyorsun; yetmez mi?

   Az ucundan girer gibi oldun mevzuya yine uzaklaştın düşünceleri var hala zihinlerde, azim önemli, bunu açan yüzlerce (bil-farz vet-takdir) kişi zaten buralara kadar gelemedi, azmedip de okuyamadı, kaybetmiş bir şeyi yok, onlara öyle söyleyin, üzülmesinler, onlar zaten hiç bizim olmadı…

   Ne yapacağız orada çalışma, burada çalışmasınavlara girme, seni-hayatını uyduruktan birkaç insanın hazırladığı sorulara cevap verdiğin kadar zeki gören ve ona göre iş vermek isteyen bir güruhun adamı olma, anlatılmak istenen bu, o zaman ne yapacağız? İçinde olanı kullanacaksın, demiş miydim? Ne bu içte olan, ciğer, kalp, dalak, böbrek falan değil, en üstte olan, başımızın üzerinde yeri olan, ancak yüzde ancak bilmem kaçını (çok cüzi miktarını) kullanabildiğimiz cismi kullanacaksın;

  • ne bu la? Aklını kullan hacı aklını,
  • bu ne la? Sana verilen en büyük nimeti sev-okşa, zorla..
  • la bu ne? Rızkın 9/10’unun olduğu şeyi yap,
  • ne la bu? Ticaret işte, enaniyet (bencillik) olarak algılama da kendin için çalış.. (şimdi sayfanın sağ-kimine göre de sol tarafındaki kırmızı işarete basıp kapatabilirsin. -İbrahim, sen yeğenin Tunahan’dan yardım isteyebilirsin-).
   Hevessizruhsuzinancı (hayatını heba etmenin hem de el âlem için gereksiz olduğuna olan) bozuk, kendisi ve ailesi için daha müreffeh bir hayat düşüncesi olmayan, risk almaktan korkan (sahi risk neydi?), hayatını monotonlaştırıp da her gün ‘sıkılıyorum, off, pıff, işte yine geldik işe’ tarzı söz ve tweetlerle sağa sola saldıran kişileri eledik hayatımızdan, yola devam, el için değil kendimiz için çalışacağız...

   Sen bir aklını kullan, zaten dakikalardır motor çalışmakta, yeteri kadar ısınmıştır o, fırtına yap beyninde, beyninle biz bekleriz sıkıntı değil… devam ediyoruz, şuan için daha önce kimsenin düşünemediği bir fikir bulamadım dedin; doğrudur kısmen, çünkü uçak ilk bulunduğunda da (artık kim kaybettiyse) öyle denilmişti, ‘insan ihtiyacını karşılayacak her şey bulundu, bu kadarı yeterli’ denilmişti, tam metin olmasa da buna yakın işte.. bunu diyenler zannedersem unutmuşlar o an için insan ihtiyaçlarının sınırsızlığını, her neyse el âlemi boş verip imize bakalım.

   Bulamadın zannedersem dünyada kimsenin düşünemediği tırıvırıyı, o zaman aç bi’sekme yandan, yaz molla google’a, nasıl zengin olurum? şimdi bas kendimi şanslı hissediyorum butonuna da (ona basarsan ilk sonuca götürür seni deme, biz de biliyoruz; amaç farklı..) ne çıktı, ooo epey -yüzlerce- sonuç var 0.07 saniyede ele geçen, demek ki zengin olmak basit, yüzlerce yol olduğuna göre… kapatabilirsin sekmeyi, bunu da kapatabilirsin, keyfine kalmış, ne yapayım, banane abi..

   Amacın zengin olmaksa ilk etapta, şimdi kapat, İbrahim sen de kapat…

   Artık ben de sıkılmaya başladım, bir şey anlamadığını, algının tüm uğraşmalara rağmen açılmadığını görünce haliyle bitiriyorum burada, yarım kalmış gibi görünüyor yazı fakat âkil bir kimse için yeter bu kadar, hani key-worlds derler, her neyse şimdilik gittim…

Not1:  Herhangi bir etki, kıpırdanma olmadı zannımca, her neyse sen devam et KPSS, YDS, ALES... hatta LYS, YGS dahi yap bir daha sıkıntı yok, öyle rahatsan eğer..     

Not2: (ne yapacağım şimdi dersen sen de kapat sayfayı azimli kardeşim, yoruldun, gez-dolaş, fikir bul ne satabilirim diye, bir dahakine -inşAllah- haber ederim sana açman gerektiğinde, yazıya da az uzaktan bi’bak madem güzel düşüncelerin var…)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder